05 June 2020
AB ve Türkiye ilişkilerinin güçlendirilmesi bölgesel ve küresel istikrar ve güvenlik için hayati önem taşımaktadır
EUROCHAMBRES Başkan Yardımcısı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun, AB-Türkiye ilişkilerinin COVID-19’dan sonra ekonomik bir toparlanmaya yönelik iş görmesi için gerekenler ile ilgili makalesi.
Umut verici bir biçimde COVID-19’un sağlık üzerindeki etkileri yavaşlıyor gözüküyor, bu da ilk şokun üstesinden gelmemize ve bozulmuş ekonomilerimize odaklanmamıza yardımcı oluyor. Mayıs ayında yayınlanan Avrupa Ekonomik Tahmininin Bahar 2020 versiyonuna göre, AB GSYİH’sının bu yıl 2009’daki Küresel Finansal kriz döneminden çok daha derine inerek %7 ½ daralması ve 2021’de sadece % 6 oranında toparlanması bekleniyor. IMF verilerine göre, küresel ekonominin 2020 yılında yüzde –3 oranında keskin bir şekilde daralması bekleniyor. Bundan ayrı olarak pandeminin gidişatı da dahil olmak üzere birçok değişken söz konusu olduğu için toparlanma süreci belirsizdir.
COVID-19 krizi, sağlık veya ekonomi alanında kaçınılmaz etkilerin ortaya çıkışı önlenemeyecek bir şekilde hepimizin birbirine bağımlı bir dünyada yaşadığını çarpıcı bir şekilde göstermiştir. Pandemi ayrıca çoğu hükümeti, uluslararası örgütleri, kurumları ve elbette bireyleri birçok konuyu sorgulamaya itti.
Uzun ve karmaşık tedarik zincirleri krizin ilk zayıf halkası oldu. Salgının sorgulamaya yol açtığı konulardan biri de tedarik zincirlerini yeniden organize etmekti. Şirketler muhtemelen küresel tedarik zincirlerini yeniden organize edecek ve tedarikçi sayısını artırmak ve uzun ticaret yollarını kısaltmak gibi tedarik zinciri risklerini azaltmanın yollarını aramaya başlayacaklar. Görünüşe göre yüksek işgücü ve yeterli lojistik kapasiteye sahip ve Çin’e çok bağımlı olmayan ülkeler önümüzdeki dönemde yeni üretim merkezleri haline gelebilir.
Türkiye’nin Avrupa ve Orta Asya’nın kesişme noktasındaki stratejik konumu coğrafi avantaj sunmaktadır. Rekabetçi üretim kapasitesi ve Euro bölgesine yakınlığı dikkate alınca Türkiye-AB ticaret ilişkilerinin derinleştirilmesinin ve kullanılmayan potansiyelden yararlanmanın önemi azımsanamaz. COVID-19 döneminde Türkiye, üretim eko sistemini başarılı bir şekilde seferber etmiştir. Hazır giyim üreticisi üretim hatlarını kıyafetlerden maskelere çevirmiş ve bazı savunma şirketleri Türk bir girişimci tarafından tasarlanan solunum makinelerini üretmeye başlamıştır. Böyle hızlı bir manevra kabiliyeti, Türk girişimcilerin esnekliğinin bir sonucudur ve bu, Türkiye’nin 50’den fazla ülkeye tıbbi malzeme sağladığı koronavirüs ile küresel mücadeleye de katkıda bulunmuştur. Ayrıca, Türkiye’nin sağlık hizmetleri, tıbbi cihazlar ve KKD[1]‘in nasıl da yeterli olduğu bu pandemi sürecinde tüm dünyaya kanıtlanmıştır.
Türkiye’nin katkıda bulunabileceği konulardan biri, AB’nin uluslararası sistemdeki rolü üzerine olan tartışma ile ilgilidir. Josep Borrell’in 9 Mayıs Avrupa Günü konuşmasında daha önce bahsettiği gibi, AB’nin koronavirüse verdiği tepki AB’nin gelecek yıllardaki küresel rolünü belirleyecektir. AB sadece ticaret ve güvenlik alanında değil, göç, dijital ekonomi, siber güvenlik ve hastalık kontrolü gibi alanlarda da öncü bir rol oynamalıdır. Bu nedenle AB, kendisinin önemli bir rol oynayabileceği ve oynayacağı yeni bir çok taraflılığı yeniden inşa etmesi gerekiyor. Josep Borrell’in bahsettiği bu yeni çok taraflılığın artık “dışlayıcı” olamayacağına inanıyorum. Bu, “kapsayıcı” bir çok taraflılık olmalıdır.
Ancak, etkili bir çok taraflılık, kararlı ve güvenilir ortaklar gerektirir. Gerçekten de Türkiye, AB’nin terörizm, göç, radikalleşme, yabancı düşmanlığı, enerji arzının güvenliği gibi sorunlarla karşı karşıya kaldığı durumlarda AB’nin en önemli ortağıdır ve şu anda Türkiye’nin hastalığın kontrolü konusunda güvenilir ve güçlü ortaklardan biri olduğunu gördük. Covid-19 krizi sırasında Türkiye, uluslararası ittifaklarına güvenilir ve sadık bir ülke olduğunu gösterdi.
COVID-19’dan sonra küresel düzen için sunulan çeşitli senaryolar, hangi senaryo olursa olsun, AB ve Türkiye ilişkilerinin güçlendirilmesi gerçeğinin bölgesel ve küresel istikrar ve güvenlik için hayati önem taşıdığını kabul etmeliyiz.
Türkiye’de 1,5 milyon işletmeyi temsil eden TOBB[2] olarak temel misyonumuz ekonomik büyümeyi artırmak, üyelerimizin rekabet gücünü artırmak ve ülkemizin iş ve yatırım ortamını iyileştirmektir. Türkiye-AB ilişkileri son dönemde acı çekmesine rağmen, TOBB Başkanı unvanımla ilişkilerimizi gözden geçirmenin ve güçlendirmenin tam zamanı olduğuna inanıyorum. Bu zor zamanlarda ekonomik ve ticari konularla başlayabiliriz, AB kendi yararına olabilecek konularda adım atmaktan kaçınmamalıdır. Türkiye-AB Gümrük Birliği’nin kullanılmayan potansiyelinin ekonomik ilişkilerimizi derinleştirerek ve genişleterek kullanılması gerektiğini söylemeye gerek yoktur. Bu, COVID-19 sonrası Avrupa ve Türkiye’nin ekonomik toparlanması için gereklidir.
Son olarak, ülkelerin bu darboğazdan yalnızca toplu olarak çıkabileceği fikrini de göz ardı etmemeliyiz, aksi takdirde “Herkes güvenli olana kadar kimse güvende değil” düşüncesi temelinde bir ülkedeki sorunlar başkalarını etkileyecektir.
Rıfat Hisarcıklıoğlu, , EUROCHAMBRES Başkan Yardımcısı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı
Daha fazla bilgi: Dominic Boucsein, Tel. +32 2 282 08 50, boucsein@eurochambres.eu
Basın iletişimi: Ms. Karen Albuquerque, Tel. +32 2 282 08 62, albuquerque@eurochambres.eu
EUROCHAMBRES’in tüm basın açıklamaları http://bit.ly/ECHwebsite adresinden indirilebilir.
[1] Kişisel Koruyucu Donanımlar
[2] TOBB: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği – (https://www.tobb.org.tr/)
EUROCHAMBRES Makale Rıfat Hisarcıklıoğlu COVID sonrası AB-Türkiye ticaret ilişkisi